Türkiye’de 2013’te şirketleşen ve 2014’te birinci mağazasını açan Danimarkalı ayakkabı markası Ecco, ortadan geçen 8 yılda 20 mağazaya ulaştı. Marka önümüzdeki yıl, 5 mağaza daha açarak Türkiye’deki büyümesini sürdürmeyi planlıyor. Lakin Danimarkalı şirket için geldiğinden bu yana en fazla merak edilen hususlardan biri de Türkiye’de üretim yapıp yapmayacağı konusu oldu.
Ecco Ortadoğu & Afrika Genel Müdürü Deniz Erda, Türkiye’nin stratejik ehemmiyetinin her geçen yıl arttığının altını çizerek, “Türkiye’de üretim için hem ekonomik hem de siyasi manada stabilizasyon lazım. Fabrika kurmak mağaza açmak üzere değil. Çok daha büyük bir maliyet. Ben gelecekte üretimin de olacağına inanıyorum. Zira Türkiye’nin stratejik kıymeti her geçen yıl artıyor. Etrafındaki karmaşa da biterse o vakit çok daha rahat üretim de olacaktır” dedi.
Deri ve mobilya ihracatı yapıyor
Bir devir Mavi Jeans’in de başkanlığını yapan bölümün tecrübeli ismi Deniz Erda, Ecco’nun şu an üretim olmasa da yarattığı ekosistemle Türkiye’ye iktisadına değerli katkılar sağladığını anlattı. Erda, şöyle konuştu: “Bugün fabrika kurmuyoruz tahminen lakin yurtdışı mağazaların dekorasyon gerecini Türkiye’den alıyoruz. Örneğin benim sorumlu olduğum bölgede 86 mağaza var ve seneye bu sayı 116’ya çıkacak. Yeniden yurtdışında Türk yazılımını kullanıyor, Türk derisi alıyoruz. Tüm bunlar ülke iktisadına katma kıymet sağlıyor.”
Deniz Erda’nın verdiği bilgilere nazaran tek kesim ve rahat tabanları ile dünyada ismini duyuran Ecco, büsbütün deriden oluşan ayakkabıları için hatırı sayılır ölçüde Ar-Ge harcaması yapıyor. Deniz Erda, yalnızca bir model için 2,5 milyon Euro’luk Ar-Ge harcaması yaptıkları bilgisini verdi.
Rekabet kalite ile olur
Marka birinci mağazasını İstanbul’da açmış ve birebir yıl 5 mağaza sayısına ulaşmış. Tekrar tıpkı yıl yerli üretimi korumak maksadıyla tıpkı yıl ithal ayakkabıya yüzde 50’ye varan oranda vergi getirilmişti. Deniz Erda, o devri şöyle aktardı: “2014’te bir gecede ayakkabıya vergi geldi. Yurtdışına yüzde 50 (fifty percent) diyorum, onlar inanamıyor, yüzde 15 mi (fifteen percent) diyorlar. Keşke bunlar vakte yayılabilse. Çünkü yabancı sermayeye itimat veren şeyler değil. Sonuç olarak vergiler ile rekabet sağlayamazsınız. Rekabeti sağlayacağız tek şey kaliteniz, eserinizin sunumu ve kurumsallığınızdır. O gün alınan kararlar tahminen yerli markalar için alındı ancak ortadan geçen müddette maalesef ki o markalara ne oldu gördük” tabirlerini kullandı.
Ecco’da liyakat çok önemli
“İnanarak yatığınız hiçbir işte başarısız olma talihimiz yok” diyen Erda, bu noktada markanın başarısına dikkat çekti. Çünkü Ecco’nun geldiği periyot birçok yabancı marka Türkiye’ye giriş yapmasına karşın sonradan çıkan kararlar nedeni ile tutunamayıp çıkış yapmıştı. Bunlar ortasında Clarsc’tan Geox ve joya’ya kadar birçok kıymetli marka bulunuyordu. Erda, “Ecco bu işin şampiyonlar ligi. Çok kurumsal bir şirket ve liyakat çok değerli. Ecco’da kimseyi bir yere birinin arkadaşı diye getirmezler. Başarısına bakarlar” dedi.
Türkler harcamasını kısmıyor
Son periyotta tüm dünyada olduğu üzere Türkiye’de bir yanda enflasyon öbür yanda da düşen alım gücü ile uğraş ediyor. Bu da ister istemez tüketimi etkiliyor. Lakin Deniz Erda’ya nazaran Türkiye bu noktada dünyadan ayrışıyor. Erda, “Türk tüketiciler Avrupa’nın tersine harcamasını çok kısmıyor. Bunda Akdeniz ruhunun da tesiri var. Esasen yeni ne jenerasyonda birikim yapma üzere bir alışkanlık alışkan da yok. ‘Yarın ne olacağı belirli değil, bugünümü yeterli yaşayayım’ anlayışı hakim” diye konuştu.
2035 maksadı sıfır atık
Erda’nın verdiği bilgilere nazaran bir ayakkabının imalat sürecinde 250 el değiyor ve bu 250 çift elin sahibinin hepsi Ecco çalışanı. Yani büyük bir ekosistem oluşturan Ecco tüm gereksinimlerini kendi bünyesinden karşılıyor. Marka sürdürülebilirlikte de değerli projelere imza atmış. Örneğin susuz deri yıkamaya geçen şirket, Dünya Sıhhat Örgü Örgütü’ne nazaran 10 bin kişinin gereksinimini karşılayacak kadar su tasarrufu sağlamış. 2035 yılı için ise maksat sıfır atık. Öte yandan şirket çalışanlarının yüzde 70’i de bayanlardan oluşuyor.
Daha lokal olmalısınız
Deniz Erda, yılın yüzde 80’ini Dubai’de geçiriyor ve her sabah yarım saat yüzdükten sonra saat 07:30’da iş yapıyor. Ofise gittiği birinci yaptığı şeyin satış sayılarını çekmek olduğunu anlatan Erda, şöyle devam etti: “Ardından takımımla 15 dakika kahve içerken sorularımı sorarım. Bilgi alışverişi yaparız. Herkes bu halde işine hakim olur. İşinize, datanıza ne kadar hakimseniz o kadar başarılı olursunuz. Ben birinci 15 günün sayılarına bakarak yüzde 99’luk oranla ay sonunu gerçek iddia edebilirim. Bu hem deneyim, hem veriyi uygun tahlil edebilme hem de grupla ilgili. Evvelden ‘global düşün lokal davran’ diye bir kavram vardı. Artık bu da kâfi değil. Daha lokal olmak zorundasınız. Birebir kentteki her AVM için farklı düşünmelisiniz.”
En kârlı mağaza İstinyePark mağazası
Türkiye, Ecco’nun bulunduğu 90 ülke ortasında 3 yıldır peş peşe birinci 10’da yer alıyor. İstinyePark mağazası dünyadaki bin 500 mağaza ortasında birinci sıralarda yer alırken benim sorumlu olduğum bölgede ise ikinci sırada Dubai moll, üçüncü sırada ise Antalya TerraCity mağazası bulunuyor. Ecco Türkiye’de yılda 200 binin üzerinde ayakkabı satıyor. Markada yabancı satış oranı ise yaz aylarında çok daha yüksek olmakla birlikte ortalamada yüzde 38-40 civarında seyrediyor.
Yılda 20 milyon çift satıyor
Ecco, 1963 yılında Karl Toosbuy tarafından kurulan ve bugün dünyada bin 500’ü kendi mağazası olmak üzere 15 bin satış noktasında yıllık 20 milyon çiftten fazla ayakkabı satan bir marka. Şirket ayakkabı üretimi ile başladığı seyahate daha sonra deri üretimini de eklemiş. Ecco’nun bugün 6 ayakkabı üretim tesisi ve 4 tane de deri fabrikası bulunuyor. Şirket, ürettiği derinin yüzde 50’sini başta Apple olmak üzere Louis Vuitton ve Michael Kors üzere dünya devi marklara satıyor. Tüm dünyada 21 bin çalışanı bulunan marka, Türkiye’de ise 70 bireye istihdam sağlıyor.
