“Sosyal uzaklık koronavirüse karşı alınacak en kritik önlemlerden”

Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve Kardiyoloji Anabilim Kısmı Lideri Prof. Dr. Ramazan Özdemir, kalp hastalarına ihtarlarda bulunarak, “Halk ortasında koronavirüs olarak bilinen Covid-19 enfeksiyonu, kalp ve damar hastalarında öteki insanlara nazaran daha fazla tehlikeli sonuçlara yol açabiliyor. Şu anki tavsiye, 70 yaşın üstündeyseniz, gebe iseniz yahut 70 yaşın altında olmanıza karşın kronik bir hastalığınız varsa, toplumsal aralık tedbirlerini takip etmek için ekstra ihtimam göstermeniz gerektiğidir.” tabirlerini kullandı.

Bezmialem Vakıf Üniversitesi’nden yapılan yazılı açıklamayla, koronavirüsün mümkün tesirlerine ait bilgi verildi.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Ramazan Özdemir, genel bulgu ve istatistiklerde, yaşlı ve kalp damar hastalığı olanların, Covid-19 nedeniyle ölümlerde, en yüksek risk kümesinde olduklarını belirterek, daha evvelce rastgele bir hastalığı olmayanlarda mevt oranı yüzde 0,9 iken, kalp-damar hastası olanlarda vefat oranının yüzde 10,5 olduğunu bildirdi.

Özdemir, 24 Mart prestijiyle tüm dünyada 392 bin Covid-19 hastası saptandığını aktararak, şunları kaydetti:

“17 bin vefat hadisesi var. Dünyada yaşanan bu salgına karşı kalp damar hastaları risk altında. Covid-19 tipik olarak ateş ve öksürük üzere grip gibisi semptomlara neden olur. Birtakım hastalarda, bilhassa yaşlılarda ve kronik hastalığı olanlarda bu semptomlar göğüs gerginliği, göğüs ağrısı ve nefes darlığı ile zatürreye dönüşebilir. Toplumsal ara çok kıymetli. Toplumsal ara, Covid-19’dan korunmanın ve bulaşmasını önlemenin kritik bir yoludur. Şu anki tavsiye, 70 yaşın üstündeyseniz, gebe iseniz yahut 70 yaşın altında olmanıza karşın kronik bir hastalığınız varsa, toplumsal uzaklık tedbirlerini takip etmek için ekstra itina göstermeniz gerektiğidir.

Kronik hastalıklar olarak belirtilen hastalıklar ise kronik kalp rahatsızlıkları, inme, diyabet, yüksek tansiyon, akciğer hastalığı ve kronik böbrek hastalığıdır. Bir kalp nakli aldıysanız ve bağışıklık baskılayıcı ilacı kullanıyorsanız, toplumsal ara bilhassa değerlidir. Bu süreçte bol bol dinlenmeyi, bol sıvı tüketmeyi ihmal etmeyin. Ayrıyeten ellerinizi sık sık sabun ve suyla yıkayın, öksürürken yahut hapşırırken ağzınızı ve burnunuzu bir mendille kapatın, virüsün bulaşmasına neden olacak kullanılmış eşyaları dezenfekte edin ve tek kullanımlık eşyaları da süratlice imha edin, beşerlerle temastan kaçının ve toplumsal ara kuralını ihmal etmeyin.”

Kalp ve damar hastaları için ilaç kullanımının çok değerli olduğunu belirten Prof. Dr. Özdemir, hastaların, bilhassa kan sulandırıcı ve ritim düzenleyiciler başta olmak üzere öteki reçeteli ilaçlarını da rutin nizamda almaya devam etmesi istikametinde ikazlarda bulundu.

Özdemir, kalp damar hastalarının, mevcut reçeteli ilaçlarını kesmesi halinde kalp yetmezliği, kalp krizi ve inme riskinin artacağını belirterek, “Doktorunuz tarafından farklı halde tavsiye edilmediği sürece, ilaçlarınızı reçete edildiği halde kullanmaya itina gösterin. Bilgi kirliliğinin epeyce ağır olduğu bu devirde, bilimsel olmayan bir dizi bilgi ortalıkta dolaşmaya devam ediyor. Bunlardan birisi de tansiyon ilaçlarının Covid-19 enfeksiyonuna neden olabileceği ile ilgiliydi. Yapılan araştırmalarda, ACE inhibitörleri ve anjiyotensin reseptör blokerlerinin şiddetli Covid-19 enfeksiyonu mümkünlüğünü artırdığı tarafında ispat bulunmamaktadır. Bu üzere bilimsel olmayan bilgilere prestij edilmemelidir.” değerlendirmesinde bulundu.

Koronavirüsten korunmak için çok tüketilen C vitamini mesaneye ziyan veriyor

Kontinans Derneği Lideri Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Tufan Tarcan, yaptığı açıklamada pek çok kişinin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini düşünerek C vitamini almaya başladığını, bedenin gereksiniminden fazla alınan C vitamininin, bağışıklık sistemine ekstra yarar getirmeyeceğini kaydetti.

Vücutta depolanmayan C vitamininin idrar yoluyla dışarı atıldığını aktaran Tarcan, şöyle devam etti:

“C vitamini bedenden atılırken idrarı daha asidik hale getiriyor. Bu da bilhassa çok etkin mesane ve mesane ağrısı, interstisyel sistit teşhisli hastalarda şikayetlerin alevlenmesine neden oluyor. Bilhassa idrar kaçırma sorunu yaşayanların C vitamini tüketirken dikkat etmesi gerekir. Şayet siz doğal besinlerle C vitamini alıyorsanız ve kronik bir hastalığınız yoksa ekstra C vitamini almanıza da gerek yok. Bağışıklık sistemi olağan olan, beslenme badiresi olmayan bir kişinin ekstradan C vitaminine muhtaçlığı yok. Fazladan aldığınız C vitamini yalnızca idrar kesenize ziyan verir. Doğal ve istikrarlı beslenen, sağlıklı bir insan da şayet sebzesini, meyvesini yeteri kadar tüketiyorsa esasen C vitamini eksikliği olmaz.”

Hastaların şikayetleri arttı

Prof. Dr. Tufan Tarcan, fazla tüketilen C vitamini sonrasında çok faal mesane ve mesane ağrısı sendromlu hastaların şikayetlerinin arttığı bilgisini paylaştı.

Aşırı etkin mesanenin rastgele bir anatomik ya da hormonsal nedene bağlı olmadan hastada ani sıkışma hissinin ortaya çıkması olduğunu belirten Tarcan, “Bazen bu ani sıkışma hissiyle birlikte hasta, tuvalete gidene kadar idrarını yetiştiremiyor ve kaçırıyor. Buna da sıkışma tipi idrar kaçırma ismini veriyoruz. Gereğinden fazla C vitamini aldığımızda, bu C vitamini, idrarı asitleştirerek mesanenin daha fazla uyarılmasına ve çok etkin mesane sendromlu hastalarda şikayetlerin artarak kişinin daha büyük kahırlar çekmesine sebep oluyor.” diye konuştu.

Kontinans Derneği Lideri Prof. Dr. Tufan Tarcan, interstisyel sistit hastalığında ise sebebi bilinmeden mesanede dolumla birlikte ağrı meydana geldiğini belirterek, şöyle konuştu:

“Mesane doldukça ağrı şiddetleniyor. Rastgele bir bakteri ya da virüs etiyolojide rol oynamıyor. Otoimmün bir hastalık değil. Şimdi nedenini bilmiyoruz. Fakat bu hastalıkta bilhassa yediğimiz içtiğimizle çok paralel seyrediyor semptomlar. Bilhassa idrarın asidik olması mesaneyi daha çok uyarıyor ve mesane ağrısını şiddetlendirerek sıklığını artırıyor. Biz bu türlü bir süreçte hastaya zati diyetle alakalı bir beslenme öneriyoruz. Bu tabloda şayet C vitamini fazla alınırsa mesane ağrısı sendromunda şikayetlerin artması formunda bir sonuçla karşılaşıyoruz.”

Tarcan, bu cins şikayetleri olanların acil olmadıkça meskenden çıkmaması gerektiğini belirterek, idrar kaçırma sorunu yaşayan ileri yaştaki bireylerin tabibe başvurana kadar mesane pedleri kullanmalarını önerdi.

Uzmanından ‘Koronavirüsü takıntı haline getirmeyin’ uyarısı

Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Hüsnü Erkmen, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını için önlemlerin kesinlikle titizlikle alınmasının kıymetli olduğunu lakin bunların mantık dışı takıntılar haline getirilmemesi gerektiğini bildirdi.

Prof. Dr. Erkmen, yaptığı açıklamada, Kovid-19 ile çaba ferdi tedbirlerin, hijyen ve paklığın değerine değindi.

Erkmen, “Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını için kişisel önlemlerin kesinlikle titizlikle alınması çok kıymetli fakat bunların mantık dışı takıntılar haline getirilmemesi gerekiyor.” tabirlerini kullandı.

Bir probleme takıntı hastalığı denilebilmesi için bir şeyin çok çoka giden ve ortada mantığı da zorlayan bir durum olması gerektiğini belirten Erkmen, “Yani ellerimizi dikkatle yıkamak bu periyotta çok gerekli. Titizlikle yıkamak gerekiyor lakin ellerin yıkanması biter bitmez tekrar elleri yıkamaya başlamamak gerekiyor. Kullandığımız aletleri dezenfektanda temizlemek gerekebilir ancak bunu bir defa yapıp sınırlamak gerekir. Çoka gidince bu durum takıntıya dönüşür. Takıntıya dönüşünce de salgın tehlikesi geçtikten sonra değişik bir sorun olarak geri dönebilir.” değerlendirmesinde bulundu.

Erkmen, bu devirde teşhis almış hastalarının ilaçlarını ve tedavilerini devam ettirmesi gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:

“Eğer kendilerine bu süreç ile ilgili yapmaları gereken bir ödev verildiyse, bunları yapmalılar. Herkesten daha çoka giden bir titizlik içine kendilerini sokmamaları gerekiyor. Olağan seviyede bir paklık kâfi olacaktır. Titizliğin takıntıya dönüştüğünü kişi çarçabuk anlayabilir. Dışarıdan insanların ‘Bu iş çoka gidiyor’ diye söylemesi de bazen tesirli olabilir. Lakin kendileri de aslında davranış ve tavırlarından bunun mantık dışı, çok ve gereksiz bir paklık olduğunun farkına varabilirler. Bu fark edilince azaltmaya çalışmaları, şayet bunu yapamıyorlarsa bir psikiyatriste başvurmaları gerekir. Aslında mevcut bir takıntısı olan da varsa durum çoka gitmesin diye baştan psikiyatriye başvurup kendilerini bir nizama sokabilirler.”

İçerisinde bulunulan süreçte Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) hastalığı olanlardan kimilerinin da olayı çok çoka götürdüğünü söz eden Prof. Dr. Erkmen, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Dolayısıyla onların ekstra önlem almalarına gerek olmadığını söyleyebiliriz. Bilakis OKB gibisi çok yıkanmalar varsa günlük hayatlarında zati beden dirençlerini de kırmış oluyorlar. Yıkama hareketlerini azaltmaları gerekiyor. Zira hakikat yaptıklarını düşünürken kendileri için tehlike düzeyini artırmış oluyorlar. Panik bozukluğu olanlar da her dakika olumsuz bir durum olacak endişesiyle hayatlarına, yaşamalarına mani olacak davranışlar içine giriyor. Meğer hastanelerde koronavirüsten çok daha ziyanlı hastalıklar görülüyor, tanınan olmadığı için kimsenin ilgisini çekmiyor. Yüzölçümü olarak da nüfus olarak da büyük bir ülkede yaşıyoruz, münasebetiyle olayların görülmesi olağandışı karşılanmamalı. Gerekli tedbirler alınmalı ve yetkili kişi ve kurumların açıklamaları dikkate alınmalıdır.”

Kaynak: AA