Kötü Anılardan Nasıl Etkileniriz?
İnsan zihni geçmişi, şimdiki zamanı ve geleceği aynı anda düşünüp, işleyebilmektedir. Geçmişten bugüne olumlu olumsuz bir sürü anı inşa ederek yaşamlarımıza devam etmekteyiz. Çocukluktan bugüne bir bilgiyi önce o anın içerisindeki uyarıcılar ile işler sonrasında kalıcı bir öğrenme olarak kaydederiz. Kaydedilen bu öğrenme; içerisinde bizi rahatsız hissettiren, kaçmak, korunmak isteyeceğimiz bir duyguyu barındırıyor olabilir. Bu nedenle zihin tam bir tetik halinde böylesi bir durumun tekrar etmesinden yoğun bir endişe ile hazırda bekler.
Geçmişteki olumsuzluklardan bazılarını çözümleme fırsatı bulabilirken bazılarını da kendimize yük ederek geleceğe kadar taşırız. Böylesi ağır bir yükle de yola devam etmemiz giderek zorlaşır, yorulduğumuzu hatta sanki hiç bitmeyen kısır bir döngünün içinde dönüp durduğumuzu düşünmeye başlarız.
Geride bırakılmamış, bir tecrübe, bir deneyim olarak bakılamamış her anı bizim için hep bir gündem maddesi olarak kalır ve yaşamımızı yöneten bir hal almaya başlar. Bir örnekle açıklamak gerekirse; çocukluğunda akran zorbalığına maruz kalmış, sınıf içerisinde küçük düşürülmüş, arkadaşları tarafından alay konusu olmuş biri, eğer bu anıyı insanlara karşı yaklaşımında tutulması gereken bir yol, gözetilmesi gereken bir risk olarak ele aldıysa, çevresi ve ailesinde de yeterli onayı, takdiri, kabulü göremediyse; kişiler arası iletişimlerinin içerisinde diğerlerinin düşüncelerini okumaya çalışır, kendisi hakkında düşünülenleri kontrol etmeye, fark etmeye dair çaba harcar, küçük düşebileceğine inandığı konuşmalar yapmaktan kaçınır, kimi zaman iletişim kurmaz olur. Bir anı çeşitli kaynaklarla da beslendiğinde bütün kişiler arası iletişimi yöneten, belirleyen, kontrol eden bir düşünce sistemini oluşturmuş olabilir, derin duygusal bağlar kuramayacağını, anlaşılamayacağını veya her an yanlış anlaşılmalara açık iletişimlerin içerisinde bulunduğunu düşünüp, deneyimliyor olabilir.
Kötü bir anıdan aldığımız etkilerin başında yeniden deneyimlenmesinden duyduğumuz endişe yer alır. Bununla birlikte gelişen kaçınma ve kontrol mekanizmaları işleri zorlaştırır ve günlük hayatımızın içerisindeki yerini böylelikle sağlamlaştırır. Kaçıp savuşturmaya çalıştığımız bir durum zihnimizde aktif bir şekilde hatırlanıyor, yeniden işleniyor durumdadır.
Kötü anılarımızla başa çıkabilmek için olayın, durumun ve duygusunun konuşulması, bugünkü bir gözle yeniden işlenip, değerlendirilmesi; aşırı genellemeler yapmaktan, zihin okumak ve geleceği ön görmeye çalışmaktan kaçınılması gerekir. Psikoterapi sürecinde bütün bunları fark edip yeniden düzenlemek mümkün olacaktır.