Türk Gastroenteroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Kolu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Akyüz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, karaciğerde hasar yaparak sarılığa neden olan virüslerin başında en fazla hepatit A (HAV), hepatit B (HBV), hepatit C (HCV), hepatit D (HDV) ve hepatit E (HEV) virüslerinin geldiğini söyledi.
Hepatit B, C ve D virüslerinin sıklıkla kronikleştiğini tabir eden Akyüz, “Bu virüsler, ekseriyetle karaciğerin büyümesi ile ortaya çıkan siroz hastalığına kadar ilerler, hatta karaciğer kanserine neden olabilirler.” dedi.
Akyüz, hepatit E virüsünün bilhassa hamilelerde ölümcül olabilen enfeksiyona yol açabildiğine dikkati çekti.
“Hepatit sıklığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yüksek”
Dünya genelinde yaklaşık 250 milyon kişinin hepatit B ile enfekte olduğunu belirten Akyüz, “Verilere nazaran, yalnız 2013 yılında 686 bin kişi hepatit B ile bağlantılı kronik karaciğer hastalığı yahut karaciğer kanseri yüzünden hayatını yitirdi.” diye konuştu.
Akyüz, hepatit C virüsünün dünya genelinde görülme sıklığının ise yüzde 3 olduğunu anlatarak, “Dünyada 130-210 milyon kişinin bu virüsle enfekte olduğu öngörülmektedir.” bilgisini verdi.
Türkiye’de hepatit B ve hepatit C sıklığına ait bir araştırma yapıldığını belirten Akyüz, şunları kaydetti:
“Yaklaşık 5 bin 400 kişinin tarandığı çalışmada, Türkiye’de hepatit B yüzde 4 ve hepatit C oranı yüzde 0,5 olarak saptandı. Toplumun yüzde 30’unun hepatit B ile karşılaşmış olduğu tespit edildi. Türkiye’de bölgelere nazaran oran değişmekle birlikte Doğuya gerçek gitgide hepatit görülme sıklığının arttığı belirlendi. Bilhassa Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da hepatit B sıklığının yüksek olduğu ve hepatit D virüsünün de kıymetli bir sorun olduğu tespit edildi.
Hepatit B ve hepatit A için aşılama programlarının uygulanması ile genç nüfusta hepatit B sıklığı azalmaktadır. Fakat göçler ve son periyotlarda aşılamanın ihmali ile bu sorunun uzun bir süre daha ülkemiz için sorun olmaya devam etmesi beklenmektedir.”
Prof. Dr. Akyüz, dünyada hepatit C için şimdi bir aşı uygulamasının bulunmadığının altını çizerek, hepatit C için en değerli risk faktörlerinin riskli iğne kullanımı, diş tedavisi, ameliyat, inançsız kan transfüzyonu yahut denetimsiz cinsel ilgi olduğuna dikkati çekti.
Hepatit A virüsünde ise risk faktörlerinin berbat hijyen, kontamine sular yahut deniz eserlerinin tüketilmesi ile oluştuğunun altını çizen Akyüz, “Ülkemizde hepatit B virüsünün en değerli bulaş yollarından biri de anneden geçiştir. Bu nedenle aşılama programları ve teşhis testleri kıymet kazanmaktadır.” ihtarında bulundu.
“Aşılama ve risklerden uzak kalma en ucuz tedbirdir”
Dünya Sıhhat Örgütü tarafından bu virüslerin ortadan kaldırılabilmesine yönelik planlamalar yapıldığını anlatan Akyüz, şunları söyledi:
“DSÖ, tedavi ve aşı uygulamaları ile 2030 yılında mevt ve bu hastalıklarla alakalı sorunların yüzde 65 azaltılmasını hedeflemektedir. Ülkemiz için de başta riskli kümeler olmak üzere tarama programları ile buzdağının altındaki hastaların tespiti ve tedavisi ehemmiyet taşımaktadır. Öncelikle farkındalığın artması, aşılama ve risklerden uzak kalmak alınabilecek en ucuz önlemlerdir.”
Kaynak: AA
