Pendik Medipol Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Uzman Dr. Ece Yiğit, AA muhabirinin domuz gribi ve korunma yollarına ait sorularını yanıtladı.
Grip virüsü olarak bilinen influenzanın A, B ve C olmak üzere üç alt tipi olduğunu kaydeden Yiğit, “H1N1 virüsü A sınıfına ilişkin bir virüstür. 2009 yılında birinci defa Meksika’da tespit edilmiştir. Olağanda domuzlarda gribe yol açan virüs, evrim geçirerek beşere bulaşma özelliği kazanmış ve beşerler bu virüs ile daha evvel karşılaşmamış olduğundan daha ağır seyrederek süratle yayılmıştır. 2009 domuz gribi salgını son yılların en değerli salgını olarak kabul edilmektedir. Lakin artık hem aşısı geliştirildiğinden hem de birçok insan hastalığı geçirerek bağışıklık kazandığından tekrar bir salgın yapma durumu kelam konusu değildir ve olağan bir mevsimsel grip etkeni olarak tanımlanmaktadır.” diye konuştu.
Kesin teşhisin virüsün direkt olarak tipinin tespit edilmesini sağlayan PCR metodu ile konduğunu hatırlatan Yiğit, daha kolay olan bir öbür teşhis tekniğinin ise hastanın burun ve geniz akıntısından alınan sıvının test edilmesine dayandığını ve bu halde influenza virüsünün var olup olmadığının tespit edilebileceğini tabir etti.
Domuz gribinin mevsimsel griple tıpkı belirtileri gösterebileceğini aktaran Yiğit şunları söyledi:
“Yüksek ateş, boğaz ağrısı, kuru öksürük, üşüme, titreme, baş ağrısı, yaygın kas eklem ağrıları en sık belirtileridir. Hastalık virüsün alınmasını takiben 1-4 gün içerisinde ortaya çıkar ve hasta semptomların ortaya çıkmasından 1 gün öncesi ve 7-10 gün sonrasına kadar bulaştırıcıdır. Virüs öksürme, hapşırma yolu ile havaya saçılan damlacıkların solunması ile bulaşır. Domuz gribine yakalanmamanın en değerli yolu korunmaktır. İstikrarlı beslenerek, uyku nizamına dikkat ederek, gerilimden mümkün olduğunca uzak durarak bağışıklık sistemini güçlü tutmak, hastalığın sık görüldüğü mevsimlerde kalabalık ortamlardan kaçınmak, hastalığa yakalanmış şahıslar ile yakın temastan kaçınmak, maske kullanmak, çarşaf, nevresim, yastık kılıfı, havlu üzere şahsî eşyaların sık sık değiştirilmesi, ellerin sık sık yıkanması kişinin kendisini müdafaası ismine alabileceği tedbirlerdir.”
İlaçlar hastalık belirtileri ortaya çıktıktan iki gün sonra tesirli oluyor
Yiğit, tedavide antiviral ilaçların kullanıldığını belirterek, “Bu ilaçlar hastalık belirtileri ortaya çıktıktan sonra birinci 2 gün içerisinde en tesirli olmaktadır. Birden fazla birey hastalığı antiviral casusa gerek olmadan semptomatik tedavi ile atlatmaktadır. Lakin hastaneye yatış gerektiren ağır hastalığı olan, alt teneffüs yolu enfeksiyonu olan ve komplikasyon gelişme ihtimali yüksek olan hastalara kesinlikle antiviral casus başlanmalıdır.” formunda konuştu.
Bazı kümelerin daha fazla risk altında olduğuna dikkati çeken Yiğit kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Hamile bayanlar, 5 yaş altı -özellikle 2 yaş altı- çocuklar, astım, koah üzere akciğer hastalığı olanlar, böbrek, karaciğer, kalp, şeker hastalığı olanlar, 65 yaş yaş üstü bireyler, huzurevlerinde, bakımevlerinde yaşanlar, sıhhat çalışanlanları, beden kitle indexi >40 olan obezler yüksek risk altındadır.
Her yıl çalışanlarda önemli iş, iş gücü kaybına, öğrencilerin eğitimlerinden geri kalmasına, riskli kümedeki bireylerin mevcut durumlarının kötüleşmesine ve hatta ölümlere yol açan gripten korunmanın en değerli ve tesirli yolu aşılanmadır. Aşı yüzde 100 kollayıcı değil zira evrimleşerek yapısını değiştirebilmekte. Dünya sıhhat örgütü virüsün değişikliklerini yakından takip eder ve önermiş olduğu aşı içeriği tavsiyesi ile aşı içeriği her sene tekrar hazırlanır. Aşı içeriği ile alınan virüs ortasında yapısal benzerlik varsa yüzde 80 oranın muhafaza sağlar ayrıyeten yaşlı hastalarda daha düşük muhafaza sağlamakla birlikte komplikasyon ve vefat riskini azalttığı gösterilmiştir. Bakanlığımızın ithal ettiği ve tüm dünyada uygulanmakta olan üçlü ve dörtlü aşılar domuz gribi etkeni H1N1’e karşı hamidir. Aşının gözetici tesiri 2 hafta sonra başlar bu nedenle yaptırmak için en uygun vakit gribin sık görülmeye başladığı periyodun çabucak öncesidir. Koyuculuk yaklaşık 6-8 ay sürer.”
Yiğit, aşının 6 aydan küçük bebekler, hamileliğin birinci 3 ayındaki bayanlar, yumurta alerjisi olanlar ve aşı içeriğindeki rastgele bir unsura alerjisi olanlar dışında herkese önerilebileceğini kelamlarına ekledi.
Kaynak: AA
