Şiddet; fizikî, ruhsal, cinsel, kelamlı yahut kelamsız halde baskı ve tehdit oluşturarak kişi yahut kümelerin fizikî, ruhsal ya da ekonomik olarak ziyan görmesine, acı çekmesine neden olmaktır. Şiddet; şahısların yaralanmasına, duygusal baskı altına alınmasına, ziyan görmesine neden olan tavır ve davranışlardır. Şiddetin her türlüsü ziyanlıdır ve derecesi arttıkça verdiği ziyan da artar. Aile içi şiddet, kişilerarası şiddet cinsinin en temelini oluşturur. Aile içinde bir kişinin fizikî ya da ruhsal bütünlüğünü güç kullanarak tehlikeye atmayı tabir eder. Toplumumuzda ve dünyada maalesef hala en büyük meselelerden biri ve pek çok berbatlığın de sebebi aile içi şiddettir.
Şiddeti önleyebilmek için nedenlerine bakmak ve bu nedenleri ortadan kaldırmak gerekir. Birinci ve en kıymetli nedenlerin başında kişinin çocukluk çağında aile içi şiddete maruz kalması yahut şahit olması gelmektedir. Araştırmalar gösteriyor ki şiddet uygulayan şahıslar, geçmişte aile bireyleri tarafından şiddet görmüş ya da aile bireylerinden birinin başkasına (örneğin babasının annesine) şiddet uyguladığına şahit olmuş şahıslardır. Hepimiz pek çok davranışımızı ailemizden, etrafımızdan görerek, öğrenerek ediniriz. Çocuklar ailelerini model/örnek alırlar ve onlardan gördükleri davranışları zihinlerine kaydederek kendi davranışlarını oluştururlar. Bir çocuk ailesi tarafından şiddet görüyorsa bunu olağanlaştırır ve kendisi de etrafına şiddet uygulamaya başlar. Ayrıyeten çocuğun şiddet görmesi fizikî açıdan olduğu kadar ruhsal olarak gelişimini de değerli ölçüde olumsuz tesirler. Şiddet bir çocuğun ruhunda çok derin yaralar açar. Her çocuk bir gün yetişkin olur ve çocukluktan gelen yaralarını ve öğrendiklerini hayatına taşır. Babasının annesine şiddet uyguladığını gören bir çocuğun ileride eşine şiddet uygulama mümkünlüğü yüksektir. Televizyon, internet üzere medya araçlarında şiddet içerikli programların izlenmesi de çocukların bu duruma şahit olmasının diğer bir biçimidir. Sosyoekonomik ve sosyokültürel etmenler de aile içi şiddetin bir öbür nedenidir. Ekonomik nedenler ve eğitim düzeyinde düşüklük insanları suça ve şiddete itmektedir. İşsizlik yahut iş hayatındaki başarısızlığını mazeret ederek eşine şiddet uygulayanların sayısı fazladır. Kimi araştırmalara nazaran ise bayanın eğitim ya da ekonomik düzeyinin erkekten üstün olması da şiddet uygulayan erkeklerin özgüven eksikliğini, kıskançlığını şiddete başvurarak açığa çıkardığını göstermektedir. Lakin eğitim düzeyi yüksek olan bayanlar bu duruma maruz kaldıklarında toplumsal, hukuksal ve ruhsal yardım gümüşhane escort kaynaklarına daha rahat ulaşabilmektedirler. Yaş farkı da aile içi şiddete neden olabilmektedir. Aile bireyleri ortasında yaşça büyük olmanın öbür aile üyelerine saygısızlık yapma, haklarını ihlal etme yetkisi verdiğine dair yanlış inançlar; yaşça küçük bireylerin şiddet görmesine sebep olur. Meğer her yaştan birey hürmet ve sevgi görerek insan haklarından yararlanma hakkına sahiptir. Şahısların aile, arkadaş ve etrafından uygun toplumsal takviyesi görmemesi de şiddete maruz kalmasının bir öbür nedenidir. Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği de şiddetin en büyük nedenleri ortasındadır. İnsan toplumsal bir varlık olarak yaşadığı toplumdan escort gümüşhane etkilenir ve onun bir kesimi olduğu için de toplumu tesirler. Pek çok araştırma gösteriyor ki; bayan erkek ortasındaki eşitsizliğin fazla olduğu, erkeğin üstün görüldüğü, bayan ve erkek rollerinin katı, ziyan verici kurallarla birbirinden ayrıldığı toplumlarda bayanların istismar edilme oranı artmaktadır. Ruhsal faktörler de aile içi şiddete sebep olmaktadır. Saldırgan tutumlar gösteren, öfkesini yönetemeyen ve bu hususta profesyonel dayanak alması gereken bireylerin gerekli dayanağı almaması şiddet uygulamaya; özgüven yetersizliği, tasa bozukluğu üzere bahislerde dayanak alması gereken bireylerin de takviye almaması şiddete maruz kalmaya neden olabilmektedir. Çiftlerin bağlarında yaşadıkları çatışmalarda tesirli sorun çözme maharetlerini kullanamamaları da aile içi şiddetin ruhsal etmenleri ortasındadır.
Şiddeti önlemek ve şiddetle uğraş edebilmek için nedenlerini ortadan kaldırma konusunda çalışmalıyız. Çocuklarımızı sevgi, hürmet ve müsamaha ortamında yetiştirerek onlara yanlışsız rol modeller/örnekler olmak, eğitimin en değerli gelişim kaynağı olduğu şuuruyla hareket ederek, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak, bireylerin ve ailelerin hakikat vakitte gerçek ruhsal takviyesi almalarını sağlamak şiddetle uğraşta atabileceğimiz en değerli adımlardandır. Çocuklara, hayvanlara, insanlara şiddetin son bulduğu bir dünya dileğiyle, sevgiler.
