Bundan birkaç sene evvel bir proje üzerine sohbet ederken sohbet ettiğim kişi “tabii sizin üzere orta yaşlı birisi için teknolojiye bu kadar yakın olmak enteresan” demişti. Hayatımda birinci kere birisi beni orta yaşlı diye tanımlamıştı. Bu tarifi duymak beni bir şaşırtmıştı ki anlatamam. ? Kendimi o güne kadar yaşımla tanımlamadığımı fark etmiştim. Halbuki kronolojik yaşıma bakınca, bu tarif aslında doğruydu.
“Orta yaş”lılıkla birinci karşılaşmamdan sonra ortalıkta dolaşan bir yeni yaş kümesi tarifi çıktı. Dünya Sıhhat Örgütü 65 yaşına kadar bizleri genç ilan etti, orta yaşın 66 ile başladığı duyurdu. Tam bu genç olma durumunu kutlamaya başlıyordum ki, yeni bir terim girdi hayatımıza: “Perennial” Benim yaş grubum nasıl sevdi bu tarifi, anlatamam. ?
Uzun vakittir süren, vakitsiz olarak var olan; devamlı yinelenen, değişimlere dayanan, varlığını daima koruyan manasına gelen ve sıklıkla bitkiler için kullanılan bu terim bir müddettir vakitsiz, yaşsız beşerler için kullanılmaya başladı.
Toplum ikinci yarıya gelenlerleri ekseriyetle emekliliğin tadını çıkartmayı torun sahibi olup, hayatlarını çocuklarına ve torunlarına vakfetmek olarak tanımlıyor. Bu usul bir ikinci yarıyı tercih edenler kendilerini yeniliklere kapatıp olanı müdafaaya çalışıyorlar. Televizyonda bir kesit görmüştüm, bir genç ile annesinin dijital dünya ile ilgini betimleyen. Genç annesine “şimdi yeni bir pencere açar mısın anne” dediğinde annenin kalkıp camı açtığı bir örnekten önemli bir halde farklılaşan, kendilerini “orta yaşlı” algılayanlardan farklı olarak keyifli bir ikinci yarı yaşamak isteyen tecrübeli erişkinler var bir müddettir hayatın birçok alanında.
İkinci yarıya geçince bırakın etrafınızı, siz de kendinizi daha farklı bir pozisyona koymanız gerektiği inancı ile sınırlıyorsunuz. Bu sonların içine çekilmek yerine hayata faal iştiraki seçebilir ve ömür tutkunuzu sürdürebilirsiniz. Yeniliklere açık olabilir, fizikî ve zihinsel olarak devamlı kendinizi geliştirebilirsiniz. Sağlıklı beslenir, sağlıklı yaşarsınız. Risk almaya cüret edersiniz. Öğrenmeyi ve öğretmeyi seçebilirsiniz, mentorluk yapabilirsiniz. Yeni oluşumların içinde yer alabileceğiniz üzere yeni oluşumlarda öncü olabilirsiniz. Gündemi mutlak takip edip her yaştan ve cinsiyetten beşerle iletişebilirsiniz. İştirakçi olup fırsatları değerlendirebilirsiniz. Dünyanın daha yaşanılır bir yer olması için gayret sarf edip fark yaratabilirsiniz. Giysiniz ve ömür biçiminizle eski dünyaya ilişkin olmak yerine günümüz dünyasının içinde yer alabilirsiniz.
Her ne kadar kronolojik yaşınız size gençliğin geçtiğini söylese de aklınız, kalbiniz, ruhunuz 20’li, 30’lu yaşlardaymışsınız (aslında 18 diyecektim fakat?) üzere hissediyorsa, vücudunuz, cildiniz, saçlarınız kronolojik yaşınız ile uyumlu ilerlerken, ruhunuz eşleşmiyorsa kronolojik yaşınız ile, siz de “orta yaşlı” olmak yerine “Perennial” olmayı seçmişsiniz demektir.
Hayatın içinde yer alan, daha dingin, daha doyumlu, kendinden mutlu, filizlenmeye devam eden tecrübeli erişkinler çoğalmaya başladı.
Hayattan ellerini ayaklarını çekip kendilerine, dar çerçevedeki hayatlarına dönenlerden farklı bu Perennial’lar, “nesil farkı” ile pek bir işleri yok. Zamansızlar, yaşsızlar. Yaşlanmak yerine yaş almayı tercih ediyorlar.
Dedim ya, sevdim ben “Perennial” olmayı. ?
Dr.phil. R. Meltem KAVCAR SIRMALI
20 Ağustos 2019
