Bilmem kaç sene önce çıkan The Stanley Parable’ın bilmem kaç sene önce duyurulan ultra deluxe sürümü, bilmem kaç ultra beklenmedik ertelemenin ardından nihayet deluxe deluxe ortalarda dolaşmaya başladı. Biz de relaks relaks inceleyelim dedik.
Ekistra löküs tarife
Adından da anladığımız (ya da anlamasak bile mış gibi yaptığımız) üzere 2013’te çıkan The Stanley Parable’ın grafikleri güzelleştirilmiş ve bir kova dolusu yeni son eklenmiş hâli bu. Eski oyun bütün absürtlükleriyle yerli yerinde duruyor. Sadece bir-iki ufak tefek değişiklik çarptı gözüme. Mesela “oyun” sonunda iki farklı video oyunu var artık; eskileri (muhtemelen oyun motoru değiştiği için) gitmiş, yerlerine yenileri gelmiş. Keşke eskileri de korusalarmış, iki yerine dört oyununun içinde bulsaymışız kendimizi dedirttirdi bana bu durum oynarken.
İlk oyundaki anlatıcımız Kevan Brighting da geri dönüyor ve bir sürü yeni diyalogla oyun boyunca bize eşlik etmeye devam ediyor. Onu çıldırtmak, inatla söylediklerinin tam tersini yapmak ve sinir krizi geçirdiğini görmek (eee… duymak?) en az eskisi kadar komik.
Naftalin kokan ilk birkaç turun ardından, bir noktada Stanley’nin ofisinde üstünde kocaman harflerle “YENİ İÇERİK” yazan bir kapı açılıyor. İşte Ultra Deluxe’ın vadettiği ultra deluxe yenilikler bu eşiğin arkasında yatıyor. Keyfiniz kaçmasın, sürprizleri bozulmasın diye çok fazla bir şey söylemeyeceğim ama yeni sonlar beni yine de fazlasıyla tatmin etti.
Fikis Mönü
Tabii bunda en büyük pay sahibi yapımcıların oyuna eklediği “yeni yoldaşımız.” Kendisiyle bir kez tanışıp o ışıltılı metal yüzeyini, vakur sessizliğini ve size verdiği güveni tattıktan sonra dünyaya bakış açınız değişecek (!)
Üstelik yeni içeriği bir kez bitirdikten sonra bile farklı sonlara ulaşmak mümkün. Mesela yeni yoldaşınızla eski sonlara tekrar gittiğinizde bu sefer başka olaylar yaşıyor, farklı sonlar görüyorsunuz. Yani yeni içerik, eskisini de değiştirip geliştiriyor. Tabii büyük çoğunluğu yine bol bol diyalog dinlemekten ve anlatıcıyla zıtlaşmaktan oluşuyor. Yani öyle ahım şahım mekân ve mekanik değişiklikleri falan beklemeyin.
Oyunu birkaç kere baştan başlattıktan sonra bir de ana menüde sürpriz bir Epilogue (Giriş) bölümü çıkıyor. Bunu da bitirirseniz oyunun bazı kısımlarında görsel değişiklikler de yaşanıyor. Ana menüsü bile bir tür şakaya dönüşüyor hatta. O kadar enteresan bir oyun TSPUD.
İlk oyunu zamanında oynayıp benim gibi sevdiyseniz “Acaba yeniden almaya değer mi?” sorusunu kafanızdan bir çırpıda silip hemen bu yeni oyuna balıklama dalın. Yok, daha önce hiç The Stanley Parable oynamadıysanız çok şey kaçırıyorsunuz.
Minecraft nerede olm??? The Stanley Parable’ın orijinal sürümünü oynayanlar malum bir sona ulaştığımızda kendimizi çok popüler iki oyunun içinde bulduğumuzu hatırlayacaktır. (Hatırlamıyorsanız bundan sonrasını okumayın, çünkü spoiler). Bunlardan biri Minecraft, öteki de Portal’dı. Ama Ultra Deluxe’da bu iki göz ağrımızı da göremiyoruz maalesef. Oyun bu kez Source motoruyla değil, Unity’yle yapıldığından ikisinin de yerini başka ünlü bağımsızlar almış. Yenilik olması açısından iyi tabii ama insan diğer ikisinin eksikliğini de fena hissediyor. |