Yeşim ARDIÇ/ANKARA
Sanayinin üniversitesi” mottosuyla geçen yıl kurulan ve eğitim- öğretime başlayan OSTİM Teknik Üniversitesi, COVID-19’la gayret kapsamında 3 yeni eser geliştirdi.
OSTİM Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Yülek, üniversite olarak salgınla gayrette akademik takımlarıyla çalışmalar gerçekleştirdiklerini kaydederek, “Son olarak Türkiye’nin ve dünyanın acil muhtaçlık duyduğu, taşınabilir ventilasyon aygıtı, taşıyıcı robot ve drone üzerinde çalıştık, geliştirdik ve test evrelerini da tamamladık” dedi. Yülek, “Ventilasyon aygıtı, OTÜ MYO Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Cem Çatalbaş liderliğindeki takım tarafından açık kaynak kodlu, düşük maliyetli ve geliştirilmeye uygun nitelikte üretildi. COVID-19’a yakalanan hastaların yüzde 15 ile yüzde 20’si teneffüs sorunları nedeniyle ventilasyon aygıtı kullanması gerekiyor. Bu bağlamda, düşük maliyetli ve süratli üretilebilir ventilasyon aygıtlarının mümkün aygıt eksiğini süratli ve faal bir formda doldurabileceği öngörülüyor. Biz de öncelikle ülkemizin gereksinimlerine karşılamak, sonrasında ise yurt dışı taleplerine yanıt vermek istiyoruz. Aygıta ilişkin bilgiler de süreçle ilgilenenlerin kullanımına açıldı” dedi.
İthal eserin 1/20 fiyatına…
Cihazın ithal eserlere nazaran 20 kat daha düşük fiyat avantajına sahip olduğunun altını çizen Yülek, “Proje üniversitemiz tarafından finanse edildi. Proje sonucunda, dünyadaki çalışmalara paralel ve klinik isteklere gereksinim verebilecek bir ventilatör aygıtı prototip olarak üretildi. Kısa müddette çok yüksek sayılarda üretebileceğiz. Şu anda 150 dolar civarında olabileceğini düşünüyoruz” diye konuştu. COVID-19 hastalarının düşük bir oranının klinik ventilasyon aygıtına gereksinimi bulunduğuna dikkat çeken Yülek, “Yoğun bakımdan sonraki süreçlerde hastaların düşük maliyetli ve temel fonksiyonları yerine getirebilir bir aygıt ile desteklenmesi, klinik ventilasyon aygıtı sayısı eksikliği konusundaki darboğazı aşması konusunda takviye sağlayacak. Üretim süreçleri de kısalacak ve hasta gereksinimleri daha süratli bir formda karşılanacak” diye konuştu.
“Kargo, paket taşıyan drone…”
Güvenlik ve taşıma emelli drone tasarımı ve prototipi üretimi konusunda da testleri tamamladıklarına dikkat çeken Yülek, şunları söyledi: “Konstrüksiyonu, denetim sistemi ve yazılımı üniversitemiz öğretim vazifelisi Serkan Güneş tarafından tasarlanan, rastgele iki nokta ortasında optimum maliyet ile asgarî vakitte azamî 3 kg kargo nakliyatı yapabilen, konstrüksiyon yapısı 3 boyutlu yazıcılar ile basılmış, otonom uçabilen ya da kumanda ile denetim edilebilen hexacopter tipi (6 motorlu) drone geliştirdik. Drone’umuzun test etaplarını tamamladık.”
Sanayi ve hastaneler için 500 kg taşıyabilen robot…
Yülek ayrıyeten, “OSTİM’de bir firmamızla robot üretimine yönelik çalıştık. İsmini Çanakkale kahramanı Seyit Onbaşı’dan alan SEIT robotlar 500 kg’a kadar olan yükleri fabrika ve depolarda belirlenen noktalar ortası büsbütün otonom bir biçimde taşıyabiliyor. Virüsün beşerden beşere çok kolay bir biçimde bulaşabiliyor olması nedeniyle robotlarımızın bu alanda kıymetli bir misyon üstleneceğini düşünüyoruz. Başta hastaneler olmak üzere salgın riski bulunan tüm kapalı alanlarda ultraviyole (UV) ışık kullanarak insan müdahalesi olmadan otonom bir halde dezenfeksiyon yapabiliyor” tabirlerini kullandı.
OTÜ, Stanford Üniversitesi üzere olabilecek mi?
Rektör Yülek, “Stanford’un kıssasını çok derinden inceledik. Öğrendikçe, kendimizi gördük. Hatta daha şanslıyız. Onlar üniversiteyi kurarken California’da boş bir alana kurmuşlar. Sonrasında silikon vadisi ve fabrikalar kurulmuş. Paraları yokmuş. Doktoraya kıymet verip, en zeki öğrencileri çekmişler okula. Sonrasında para kazanmak için, “Stanford Research Park diye birşey kuralım” demişler. Yani OSTİM üzere bir yer. Öğrencilerine de burada yer kiralatarak şirketler kurdurmuşlar. Devletten de o sırada yardım almışlar. Bizim TÜBİTAK’ın yaptığını, o vakit yapmışlar. Ve üretim başlamış. Ve California’yı dünyanın 5. büyük iktisadı haline getirmişler. Biz daha şanslıyız, yalnızca ticarileştirme konusunda problemimiz var” sözlerini kullandı.
Üretemeyeceğimiz birşey yok, sorun ticarileştirmede…
Ürünlerin ticarileştirilmesi konusunda araştırma ve görüşmeler yaptıklarını lisana getiren Yülek, “Sanayicimizle iç içe, el ele çalışıyoruz. Onların pratikteki bilgilerine muhtaçlık duyuyoruz ve onları dinliyoruz. Modüller konusunda fikir alışverişinde bulunuyoruz. Melek yatırımcılarla da konuşuyoruz. Hatta SPK’nın kitlesel fonlama mevzuatını inceliyoruz. Müteşebbisleri, bu araştırma, geliştirme, üretim faaliyetinin içine çekecek bir kitlesel fonlama şirketi kursak mı diye de düşünüyoruz. Zira sermaye, pazarlama, ticarileştirme kısmında takılmak istemiyoruz” formunda konuştu.
